16 Şubat, 2011

Sen, Ben ve Yolculuk

Biz, yoldaş olmadan birbirimize, yolcu olacağız biz bize. Sen ben, ben sen olup da yürüyünce, ayrı iki dünya birbirinin peşi sıra yuvarlanıverecek dar, eğimli, taş sokaklardan. Sonra bir yudum su, amansız sarı sıcak öğle güneşinde.

Biz seninle, atlayıp da birbirimizin heybesine, bi türkiyeden bir dünyadan gezeceğiz ha gezeceğiz. Sen bana geldiğinde, ben sana durduğumda sen dünyanın ben türkiyenin yarısını gezmiş olacağız ya, biz birbirimizin heybesinden bakınca, başka bir gerçekliğe gözlerimizi kısacağız gün ortasında. Günün hep ortasında olacağız, ne başına ne de sonuna daha yakın, hep ortasında. Her bitişe ve yeni başlangıca hep uzak.

Kah atlayıp sen benim heybeme, kah ben yerleşip senin heybene, gezeceğiz ha gezeceğiz. Şimdi tanışık olduğumuz ülkeler, şehirler, köyler, bize mekan olacaklar ve biz onların öyküsü.

Biz seninle, birbirinin heybesinden akan bir çift gez-inti olacağız. Düş olacağız, bir birimizin avuçlarından düşmeden.

Hiç yorum yok: