İstanbul'un kafası karışık. Karışıklık midesini bulandırmış kusuyor bu sabah. Sabahın kör saatlerinden beri, 5 ten beri kusuyor.
Sabah 7 kahvaltısında haberlerde dediler ki ' Bostancı Gösteri Merkezi 'nin önünde çıkan bi çatışma hala sürüyor.'
Sonra dediler ki saat 9 gibi ; ' Bostancı Gösteri Merkezi'nin yanındaki apartmanda çıkan çatışma halen devam ediyor, birinin durumu ağır altı polis yaralandı.'
Durumu ağır olan polis için, 23 nisanda dövülen çocuğun durumu da ağırdı, dedim içimden. Sonra dur! dedim içimde ki sese, O'nu döven polis başka bir insandı bu başka, Polis değil, insan dı dedim onu döven de bu gün metropolün orta yerinde terör kurşunu yiyende.
Dün geldi aklıma, çabalayıp durduğumuz kimi zaman çabamızda samimi olup kimi zaman da napıyoruz ya? diye sorduğumuz eğitimlerden benim için -şimdilik- sonuncusuna gitti aklım. Kendini de çocuk kabul eden ve ' çocuğu dövmesinden kendisi mi yoksa polis teşkilatı mı sorumlu olacak' diye soran arkadaşımı hatırladım. Beni durduran da bu oldu belki. Bak dedim bunu öğrenmişim dün.
Biraz önce bir kez daha dinledim haberleri, bu sefer Vali Güler Diyor ki; bu gün 60 dan fazla noktaya planlı olarak baskın yapıldı, hücre evlerine. 10 kişiden fazla göz altı var.
Anladık ki çat diye birden bire çıkmamaış çatışma.
Şimdi saat 10:30. Çatışma halen devam ediyor, binadaki diğer evlerdeki insanların can güvenliği tehlikede olabileceği için yeni yeni isanların uzaklaştırılması yoluna gidiliyor. Basın mensuplarından yaralananlar var. bombalar ötürü yangınlar çıkıyo yakın çevrede. Müdehale etmesi gereken itfaiye ekiplerinin can güvenliği durumu nedir onu bilmiyorum.
Vali Güler Bey amca, ergenekonla alakası yok diyor hücre evi baskınlarının. Bu arada bir son dakika haberi daha geliyor; kağıthanede bilmem kaç katlı bina çöktü.
Birde, yağmur yaıyor bugün.
İstanbulun kafası karışık anlaşılan. Bir de midesi bulanıyor ve kusuyor bu gün. Çok kusuyor...
Nane - limon kaynatsak?
İstanbul hasta olduğu günlerde beni daha da çok yoruyor....