27 Haziran, 2010

başlıksız

Bazı çocuklar erken yaşta tanışır ölümle.
Bazıları da, erken yaşta ölümle tanışan çocuk yakınları ve kayıplarla.

Dünyada kaldığı yaş ne olursa olsun, yaşları hep çocuktur kimilerinin, çünkü adı çocuktur işte. o çocuktur.

Ses tonunu, oalylara yorumunu, bir de sevgini hatırlıyorum hala, hala değil sık sık.
Çok zaman geçmiş gibi değil mi? Kaç gün oldu ki halbu ki? Kaç bayram sofrası sensiz?

Paylaşılmasının zorluğu gibi, vazgeçilmesi zor bir sevgi seninki. En çok inandıklarımdansın sen benim, en çok hayran olduğum insanlığına. Herkesce anlaşılmasının mümkün olmayanlardan olduğuna.

Hiç geçmiş zaman kipine geçmedim, ilk söylediğimde babam " artık bir tane halan var "diye düzeltse de, Elif Halam ve Alime Halam diye ayırmaktan vazgeçmedim. Senin keyfine değsin diye nefes almaktan akşam vakitleri, biraz duman çekmekten.
Hep sıkıştığını düşündüğüm o çizginin öte tarafında cesur adımlarla yanımda sen varmışcasına yürümekten...

Saçlarının dalgasının yüzünü güzelleştirdiği, gözlerinin ve cildinin dinlenmiş, huzur dolu baktığın o halin, yanımda zaman zaman. o hayalin ne zaman nasıl girdi zihnime hiç bilmiyorum ama, öyle huzurlusun ki ve öyle yanımda.

Çok özledim seni. Ama şikayet değil bu. Sevgini çok hissettim şimdi içimde. Sanki bu gün, senle yürümüş gibi sokakları...

Ölümü tanımakla kayıpları tanımak arasında ki farkı, ben sende öğrendim.

Işığın hiç sönmesin.

Hiç yorum yok: